Yekta Roskilde Festivali için Kopenhag’da

14.07.2009 – Roskilde Festivali Roskilde Festivali Kuzey Avrupa’nın 1971’den beri düzenlenen en büyük kültür ve müzik festivali. Her yıl yaklaşık 30.000 kişi gönüllü olarak çalışıyor ve gelirin tümü yardım kuruluşlarına bağışlanıyor.Mesela bu yıl toplanan 305.000 avro Bangladeş’e yardım için kullanıldı. Bu yönüyle de bir çok müzik festivalinden farklı.

 

29.06.2009 -Kopenhag-Roskilde

Kuzey Avrupa`nin en büyük festivali için Danimarka`dayım .Gece yarısı havaalanına vardığımda 2005`te Kelebekler Vadisi`nde tanıstığımız daha sonra bizi Eskişehir`de ziyaret eden arkadaşımız Tobias beni karşıladı .Hava alaca karanlik , yaz boyunca da hemen hemen hiç kararmıyor.. Haliyle saat gece 2 de olsa sanki  8-9 gibi .. İlk defa bir geziye rehber kitap karıştırmadan ,nereye nasil gidilir ,nerede kalınır diye araştırmadan başladım.

roskilde festivali - kopenhag 2009 01

Çünkü Tobias’ın dışında , Eskisehir`e Kopenhag`dan  6 ay erasmus öğrencisi olarak gelen sonradan arkadaş olduğumuz Jesper ve Ulrik de burada. Kopenhag`da ilk günüm , burada olmazsa olmaz ilk şey bisiklet .Tobias bana bir tane ayarlamış bile .Kahvaltidan sonra kısa bir bisiklet turu ardından plaj..Hava burada nadiren güneşli olduğu için güneşi gören herkes dışarda güneşleniyor .Biz de bütün günü plajda geçirdik ..Hemen hemen her yere ulaşım bisikletle çok rahat . İnsanların dışarı çıktığında vakit geçirebilecekleri bir sürü yer var; plajlar, devasa parklar, sokak festivalleri, bot turu, sokak kafeleri , ..E hava da güneşli ise evde oturmak anlamsız.

Plajdan sonra yemek yemek ve etrafa göz atmak icin meşhur Christiania sokağına gittik.. Burası belki de Kopenhag`in en turistik yeri. Yilda 1 milyon insan ziyaret ediyor.Yaklasik 1000 kadar insanin yaşadığı bölgenin yönetimi bölgede yaşayanların oluşturduğu meclise ait. Bütün kararları ,turistlerden elde edilen gelirin nasil harcanacağı , orada yaşayan insanların güvenliği, sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasını ve daha birçok şeyi meclis alıyor. 1971`den beri de böyle ve hükümetin bütün çabalalarına , bölgeyi satın almak isteyen büyük inşaat firmalarinin milyon avroluk tekliflerine ragmen böyle kalacağa benziyor.Bölgede bulunan  ve uyuşturucu ticaretinin yapıldığı `Adı Olmayan Sokak` hemen hemen her gün baskına uğruyor..Uyuşturucu kullanmak serbest ama eroin bağımlısı , sürekli sorun çıkaran  kişileri yönetim  karar alarak bölgeden uzaklaştırıyor.Bu da bir nevi onlar için güvenlik önlemi ve polisi bölgeden uzak tutmaya çalışmak için bir yöntem ..Bölgeye girdiğinizde sağlı sollu çok ilginc eski evler ve hediyelik eşya satan standları görebilirsiniz..Sokağın sonunda fiyatlari gayet uygun bir restoran bulunmakta. Diger yerlerdeki restoranlarin fiyatlarıyla karşılaştırıldığında ucuz ..Tabildot 70 Kron( 1 avro=7.5 kron)

roskilde festivali - kopenhag 2009 02

Akşam yemeğinden sonra dinlenmek icin eve geldiğimizde hava hala aydınlıktı ,ilk akşamım ve havanın kararmasını beklemek yanlış .O yüzden tekrar kendimizi dışarı atıyoruz ve bu sefer yine bana ilginç gelen bir mekana gidiyoruz. Stengade 30 , Rub-a-Dub Sundays `deyiz.. Her Pazar canlı müzik yapılan mekanın   son pazarıymış .Belediye`nin her pazar açık tutması için maliyetini karşıladığı mekanın artik maliyetlerinin yükselmesiyle ve müşterinin azalmasıyla  kapatılması karari alınmış.. Son pazar olduğu için bu sefer adım atacak yer yok.Roskilde festivalinde de sahne alacak olan  reggae ve dub  müzik yapan bir grup sahnede .Burada son pazarımız ama Roskilde`de görüşmek üzere diyerek veda ediyor .Ben de son pazarı yakalayabildiğim için  mutluyum .

İlk günün yorgunluğu ,gecenin bir yarısı tekrar bisikletlere atlayıp doğru eve.Bir sonraki gün için plan bot turu , parkta dinlenmek ve bol bol bisiklete binmek ..

 

Arkadaşlarımın ısrarıyla hep beraber şehiri botla gezmek için tura katıldık .Yaklaşık bir buçuk  saat süren gezi şehrin birçok yerini görme imkanının olduğu Christian Havn Kanalı`nda .Rehber 3 dilde gördüğümüz yerleri anlatıyor, herkesin elinde fotoğraf makineleri ,bir sağa bir sola dönerek fotoğraf çekiyor ,biz 4 danimarkalı 1 türk botun tadını çikarıyoruz ..Ardından Afrika ve Tayland yemeklerinin oldugu Kate’s Joint `teyiz.. Kişi başı 100 kron yemek ve içecek . Yemekler pahalı olsa da porsiyonlar bize göre çok büyük ve güzel.

Bot turundan sonra tekrar bi 5-6 km bisiket sürdükten sonra bu sefer parktayız. Swing yapan bir topluluk, uçurtma uçuranlar, frizbi oynayanlar, maç yapanlar , piknikçiler ,hemen hemen herkes burada .. Saat aksam 9 ,güneş hala tepede .11`e kadar dinlendikten sonra ertesi gün buluşmak üzere ayrılıyoruz …Roskilde festivaline sadece iki gün kaldı..

 

Roskilde Festivali

 

Roskilde Festivali Kuzey Avrupa’nın 1971’den beri düzenlenen en büyük kültür ve müzik festivali. Her yıl yaklaşık 30.000 kişi gönüllü olarak çalışıyor ve gelirin tümü yardım amaçlı bağışlanıyor. Bu yıl toplanan 305.000 avro Bangladeş’e gitti. Bu yönüyle de bir çok müzik festivalinden farklı.

 

Festival 28 Haziran-5 temmuz arası. Ilk 3 gün konserlerden önce partiler başlıyor, tabi diğer bir amacı yığılmayı önlemek ve çadırların kurulması için geniş zaman verilmesi. Biz de çadırımızı 2 gün önceden kurup Kopenhag’a geri döndük. Tobias’in yardımıyla bu yıl ben de festivalde gönüllü olarak çalışıyorum. Festival alanında beş stage var bunların en küçüğü olan Lounge Baren‘de çalışacak 12 kişilik bir takımda yerimi aldım. Tek yabancı, tek kadın çalışan benim. 5 günde 2 kere shift yazdılar.Ne kadar çalıştığımız tartışılır ..

 

Gönüllü çalışan deneyiminden sonra anladim ki festivallere bilet alip gitmektense çalışan olarak gitmek çok daha avantajlı ve eğlenceli. Diğerlerinden farklı renkteki bilekliklerle girebildiginiz alanlar çok daha fazla. Roskilde gibi bir festivalde gönüllü çalışanlara ayrılan yerler, tertemiz tuvalet ve duşlarıyla, çeşit çeşit restorantlarıyla ayrıcalık tanındığının göstergesi. Bu bölgelerde de fiyatlar diğer yerlere göre daha ucuz. Ayrica çalışanlara verilen yemek, içecek, tshirt kuponlari buralarda geçerli.

 

Festivalde müziğin yanında binbir çeşit aktivite mevcut. Grafiti yapmak isteyenlere geniş alanlar, skateboarding alanları, radyo istasyonu, sinema, lunapark, biraz olsun serinlemek için yapay bir göl, kendi cd nizi yapmanız için bir kayıt stüdyosu, festivalde çekilen fotoğrafların sergisi, şarj edilebilecek elektronik aletlerinizi pedal çevirerek şarj etmeniz için büyük bir bisiklet alanı, sauna ve masaj salonları ve daha birçok aktivite mevcut.

 

Yemek ve içecek için kullanılan gereçlerin birçoğu geri dönüşümlü ve toplayıp paraya çevrilebilirsiniz. O yüzden de kullandığınız bardaklar direk yere. Festival bittiğinde ise geri götürmek istemediğiniz herşeyi bırakabilirsiniz böylece kullanılabilecek herşey ihtiyacı olanlara bağışlanmış oluyor.

 

Ilk gün çadırımızı bulduktan sonra biralari açıyoruz. Birden çadırımızın yakınından geçen otoyolda arkasına kasa takmış, kasada da yaklaşık 20 tane dev hoparlör yüklemiş bangır bangır müzik çalan bir araba beliriyor. Tabi bütün alan dans etmeye başlıyor.15 dakika sonra da polis geliyor. Araca ceza yazmak için. Motorlu bayan polis kaskını çıkarıyor, herkes islıkla, cezayı biz öderiz rahat bırak sloganlarıyla arabaya destek veriyor. Bir ara polis gülümseyerek kalabalığa hareket çekiyor, neden diye sorduğumda bir kitlenin polise sen porno filmde oynamalısın diye bağırdığını söylüyorlar. Arabaya ceza kesilip yollanıyor. Polis kalabalığa el sallayarak iyi eğlenceler diliyor ve uzaklaşıyor. Daha ilk saatlerde bana ne kadar rahat insanlar diye düşündürten bir olay. Zira festival sonunda duyuyorum ki tek bir kavga dahi çıkmamış.

 

Festival alanı uçsuz bucaksız. Hemen hemen herkes çadırlarını süslemiş. Başka ülkelerden gelenler bayraklarını asmış, etrafta yürürken dikkatinizi çeken bir sürü ayrıntı. Kamp kurduğunuz bütün alanlarda tuvalet, duş, yemek, dinlenme alanları ayrı ayrı mevcut.Çoğu zaman yığılma ,kuyrukta saatlerce bekleme gibi şeylerle uğraşmıyorsunuz.

 

Festival geleneksel Naked Run ile başlıyor, öğlen 12 den sabaha kadar konserlerle ve partilerle devam ediyor. 3-4 saat uyumuşsanız kendinizi şanslı hissedebilirsiniz.

 

5 gün içindeki izleyebileceğiniz konser sayısı 180’e yakın, artık ne kadarını yakalayabilirseniz. Böyle olunca da bütün gün koşturmacayla geçiyor. Programı elinize aldığınızda bir program da kendinize çıkarmanız şart. Dünya’nın birçok ülkesinden adını bile duymadığınız gruplardan tutun da izlediğiniz için kendinizi şanslı hissettiğiniz dünyaca ünlü gruplara kadar seçenek çok fazla .

 

Yoğun tempoyla geçen festivalden sonra çadırlarımızı toplayıp etrafa şöyle bir göz atıyoruz. Tobias gelecek sene kullanmak için gözüne kestirdiği bir mata el koyuyor. Ne de olsa ihtiyacı olan birine bırakılmış.

 

Tekrar Kopenhag’tayız. Temmuz ayının tatil ayı olması dolayısıyla bir anda 100.000 kişilik festival alanından bomboş şehir sokaklarındayız. Sanki 2 saat önce hiçbir şey olmamış gibi .

admin

emrah kurtulmus

You May Also Like

İspanya’da 2 Hafta

İskoçya Gezi Notları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir